Yaratılışın en başından beri Cennet ve Cehennem gerçekliği şekillendirerek sınırsız dünya yaratma gücüne sahip olan "Gerçeklik Taşı" üzerinde hüküm sürmek adına sonsuz bir mücadele içerisindeydi. Melekler, taşı ideallerine uygun mükemmel düzen dünyaları; Şeytanlar ise yıkım, dehşet, ve nefret dolu dünyalar yaratmak için kullanmaktaydı. Lakin iki taraf arasındaki ebedi çatışma yaratılan bütün dünyaların er ya da geç solup gitmesine neden oluyordu.

Sonsuz işkence ve ölüme şahit olmuş Kahraman Melek Inarius, sürekli iki taraf arasında el değiştiren bu taş uğruna dökülen kanların manasız olduğu kanısındaydı. Cennetin emirleri doğrultusunda, istemsizce öncülük ettiği bir arbede esnasında Nefretin Kızı Lilith tarafından yakalanarak esir alındı. Lilith tutsağına işkence etmeye hazırdı, ancak iblisin dokunuşu ile uyanan Inarius ebedi çatışmadan kaçma arzusu hakkında sayıklamaya başlamıştı. Melek ile aynı düşünceye sahip olan Lilith, uzun süredir kendi türüne karşı isyan etme fırsatını kollamaktaydı. Meleğin bıkkınlığını kendi menfaatleri için kullanmayı umarak onunla bir ittifak kurdu. İkili bir gün ebedi çatışmanın sonunu getirmenin sözünü vererek birbirlerine sadakat yemini ettiler. Sadakatleri zamanla dostluğa, dostlukları ise aşka dönüştü.

Lilith ve Inarius, kendileri gibi düşünen diğer melek ve şeytanların da desteği ile Gerçeklik Taşı'nı elde etmeyi başardılar. Sonsuz çatışmadan kaçmak isteyen herkesin huzur içinde yaşayabileceği yeni bir dünya yaratıp, adını "Sığınak" koydular. Lakin ebedi savaştan kurtulmuş olmasına rağmen Inarius'un ruhu huzur bulmamıştı. Bir gün Cennetin Sığınak'ı öğrenip, "günahlarının" hesabını sormaya gelmesinden korkuyordu. Yanında uyuyan Lilith'e her baktığında huzur dolu günlerin bir gün son bulacağı düşüncesinden kurtulamaz hale geldi.